Eylül Arı

Ağıtlar içinde ve sevmek yürürlükte

Eylül Arı

Karanlığı bile kör eden sessizlik bu. Kulakların bile işitemediği çığlıklar içinde yakarış bu…

Sancılar içinde kıvranırken ruhum, bedenim uyuşmuş bir şekilde uzanıyor çakıl taşlarının üzerinde. Böyle değil diyorum, yalvarıyorum yıldızlara; beni alın. Alın ki dinsin bu acı. Batmasın taşlar bedenime. Ruhum kurtulsun bi' çare bulunsun. Oysa her kelimem akıp gidiyor o sessizliğe. Ağzımdan çıkar her harf ağıta dönüşüyor, yok oluyorum.

Gözlerimin gördüğünden bile emin değilim artık. Ne gördüğümü biliyorum ne de bildiğim şeyleri anlayabiliyorum. Koca bir deliğin içinde belirli belirsiz sürükleniyorum sadece. Bir rüzgar esiyor boynuma doğru, dibe gidiyorum adım adım. Kurtulamadığım bir döngünün içerisindeyim.

Hayat besin zincirinin tam olarak ortasında bulunuyorum. Ölümle yaşam arasında ki bağı oluşturuyorum. Bu nedenle ne gitmem mümkün ne de kalmam. Yaşıyor sayılmam, bir elim ölümde. Ölü de sayılmam, hala bırakmadım aksi tarafı.

Bütün kontrolümü kaybetmek üzereyim, kafamın içinde ki o şeytana sözümü geçiremiyorum. Benden bir parça değilmiş gibi inatla savuruyor beni yerden yere. Sanki düşmanıymışım gibi üstüme basıp bana nefretini kusuyor. İstemiyor gibi beni buralarda. Sorun değil, elbet bir gün göçüp gideceğim.

Şimdi vakit varken ve sevmek yürürlükteyken, sadece sevmeye adadım kendimi. Çünkü ben başka türlü nefes aldığımı hatırlamıyorum.

Yazarın Diğer Yazıları