Eylül Arı

Ayaz...

Eylül Arı

Bulutlarda yaşamaktı tek dileğim... Olmak istediğim yere kazıyacaktım ruhumu. Nitekim de öyle oldu. Bir ağaç gölgesinde uyuyan kedi kadar rahattır bedenim. Akvaryumda ki iki balık kadar mutludur hislerim. Gözlerim, çocuk gülümsemesinden hallice feraha kavuşmuştur.

Yeni doğan bebeğin çığlıkları kadar savunmasızdır ellerim. Ki, ellerim kalbimin dışa yansımasıdır. Ki kalbim, kahkaha yuvasıdır şimdi. Bir pazar günü kalkar kalkmaz çiçeklerini sulayan bir kadının saçtığı mutluluktur. Bir martının vapurdan atılan simite varma heyecanıdır. Çocuğunun düşüp dizinin kanamasını gören bir annenin korkusudur. Bir dalganın kayaya olan aşkıdır, kimse bilmez.

Yazar yazar, uçurtmayla uçururum tüm içimi. Böylelikle gidemediğim bulutlarda onları yaşatırım. Yeryüzünde ben, gökyüzünde içim vardır. Her yerdeyimdir, sağında, solunda, yukarısında, dokunmak istediği yerlerde, gözlerinin göremediği kuytularda bile… Onun içindir sabaha kalkış sebeplerim. Onun içindir bu kayboluş.

Bu kayboluş; bir insanın yaşayabileceği en güzel kendini bulma şeklidir.

Karalanmış beyaz bir sayfayı yakıp, yenisini yaratabilecek kadar güçlüdür bu bağ. Hiç sönmesini istemediğim bir ateştir içimde yanan. Ayaz ölmedi.

“Ayaz’ın gözünden yaşamak”

Yazarın Diğer Yazıları