Eylül Arı

Güz, Ayaz'a karışıyor

Eylül Arı

Neyim ben?

Bedeni dikenlerle kaplı birisi mi?

Ağlamaktan yosun tutmuş kalpsiz cansız birisi mi?

Bütün sevgi dolu şeylerin içinde kendi döngüsünden kurtulamayan birisi mi?

Neyin doğru neyin yanlış olduğunu bile bile aynı yerden tekrar tekrar geçen birisi mi?

Bilmiyorum.

Biliyorum. 

“Dikenlerle çevriliyim evet. Evet, yosun tuttum. Evet tekrar tekrar döngüdeyim. Kötü olan ne varsa sebebi benim. İyi olan ne varsa giderek uzaklaşıyor benden. Dokunmak isteyene batırıyorum dikenlerimi. Kanatıyorum ne varsa. Delik deşik bana bakıyorlar. Akan kanda boğulsam gitsem öylece.

Var mı ki hayata bir faydam?

Kendime var mı ki yararım?

Her zerremi oluşturan bütün kötülükler bütünleşip beni yaratmışlar adeta. Sadece zararım.” diye düşünürken bir rüyadan uyandım adeta. Nefes nefese kan ter içindeyim. 

Her gece gördüğüm kabusun acısını uyandığımda yaşıyorum.

Ama bu ben değilim ki. Ben bedeni dikenlerle kaplı bir insan değilim. Ben hiç hiçolmadım. Ayaklarımın üstünde dimdik varım ve karşısındayım kötü olan ne varsa bu hayatta. 

Ben güzelim. 

Ben akıllıyım. 

Ben farklıyım. 

Ben bu dünyada varım ve hep var olarak kalacağım. Nefes alırken,nefesim kesildiğinde. İz bırakacağım olduğum yere ve kalplerinize. O yüzden şimdi varken hayatta, gülümsüyorum inadına.

Sevgiyle ve çocuk gülümsemesinden hallice. 

Güz, Ayaz’a karışıyor. Gece gündüze bırakıyor yerini. Her uyanış bir umut, her umut bir ışık yakıyor hayatıma. 

Sevgiyle kalın.

Yazarın Diğer Yazıları