Sahnede o an neler yaşandı? Gülşen'in avukatı tek tek anlattı!

Verdiği konserde imam hatip liselilere yönelik sarf ettiği sözlerden dolayı hakkında 'halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama' iddiasıyla soruşturma başlatılan şarkıcı Gülşen'in avukatı Emek Emre tutukluluğa itiraz etti. Avukat tarafından mahkemeye sunulan dilekçede, suça konu sözlerin söylendiği an sahnede neler yaşandığı anlatıldı.

Sahnede o an neler yaşandı? Gülşen'in avukatı tek tek anlattı!

Avukat Emek Emre tutukluluğa itiraz dilekçesini İstanbul Asliye Ceza Mahkemesi'ne sundu.

“Ülkesine milletine sevdalı bir sanatçı”

Sözcü’den Hayati Arıgan’ın haberine göre, itiraz dilekçesinde Gülşen Çolakoğlu'nun sadece bir besteci ve yorumcu değil, aynı zamanda sosyal sorumluluk yönüyle, her konuda kanayan yaraya derman olan Türkiye’nin farklı renk, dil ve din bütünlüğünün baş savunucularından biri olduğu belirtildi.

Dilekçede sanatıyla, müziğiyle defalarca ödüle layık görülen Gülşen'in bugüne kadar 6 kez Altın Kelebek ve 9 kez de Kral Türkiye Müzik Ödülü aldığı hatırlatıldı. Birçok alanda rol model olduğu belirtilen Gülşen'in UNICEF'in Stars Of İstanbul eğitim projesi için ‘En Parlak Yıldız' isimli eseri yazıp seslendirerek eğitim alanına büyük destek verdiğinin yer aldığı dilekçede, “Gülşen aynı zamanda ülkemizi uluslararası kültür sanat platformunda başarılı olarak temsil etmektedir. Müvekkil evli ve bir çocuk annesi olarak bir taraftan evladına, aynı zamanda müvekkil gibi kıymetli bir sanatçı olan eşine, diğer taraftan sorumlu sanatçı kişiliği ile mesleğine ve topluma karşı görev ve sorumluluklarını layıkıyla yerine getirmektedir. Ülkesine, milletine sevdalısıyla bilinen müvekkil bugüne kadar toplumun tüm kesimlerine sevgi, saygı ve hoşgörü ile yaklaşmış, suç kastı ve suç teşkil eden eylemleri olmamıştır” denildi.

“Suç kastı taşımadan söylenen bir söz”

Dilekçede pandemi koşullarının etkisinin azalmaya yüz tuttuğu sırada toplumun her kesiminin ihtiyacı olan müziğin iyileştirici ve tamamlayıcı yanıyla topluma şifa vermek amacıyla başlattığı konser maratonu sırasında Gülşen'in 30 Nisan'da Ataşehir'de biletli ve halka açık olmayan özel bir mekanda gerçekleşen konser sırasında suça konu sözleri, önceden planlanmadan, herhangi bir suç kastı taşımadan, bir müzisyen arkadaşıyla sahnede şakalaşırken ve sadece arkadaşına yönelik anlık bir reflekse sarf ettiği belirtildi.

“Sayısız tehdit alıyor”

Sözlerin, öncesi ve sonrasının kesilerek ve adeta cımbızlanarak Gülşen'in bilgisi ve rızası hilafına çeşitli sosyal medya ve bilahare basın kanalıyla servis edildiğinin yer aldığı dilekçede avukat Emek Emre, “Müvekkil kısa bir süre içerisinde nefret objesi haline getirilmiştir. Yaman bir çelişki ile esasen müvekkil, üzerine atılı suçun faali değil, mağduru haline gelmiştir. Müvekkil alenen halkın, kin ve nefretine maruz bırakılmış, sayısız tehdit ve hakaretin mağduru olmuştur” dedi.

Sahnede neler yaşandığı anlatıldı

Dilekçede suça konu sözlerin söylenmesi, Gülşen'in samimi beyanlarına göre şöyle anlatıldı:

* “Uzun yıllardan beri birlikte çalıştıkları için aralarında oluşan samimiyet gereği tüm ekipte herkesin bir lakabı oluşmuştur. Mezkur konserde müvekkil, şarkı arasında ekibine hitaben ‘beni seyircilerimin arasına omuzlarınızda taşıyın’ dediği sırada ekipteki arkadaşlarından ‘seni imam taşısın’ şeklinde cevap alınca, anlık bir refleksle soruşturmaya konu sözleri, sadece ve sadece ‘imam' lakaplı arkadaşına karşı ve hiçbir suretle suç işleme kastı olmadan sarf etmiştir.

* Müvekkille, sahne arkadaşı arasında konser sırasında meydana gelen iş bu şakalaşmanın muhatabı hiçbir şekilde basın ya da konsere katılan halk olmadığı halde, bu şakalaşmanın başı ve sonu kesilerek cımbızlanmış bir şekilde ve konserden tam 4 ay sonra birden bire birkaç saniyelik video olarak dolaşıma sokulmuş, akabinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Suçları Soruşturma Bürosu müvekkil hakkında re'sen soruşturma başlatmıştır.”

“Tutuklanması ve gözaltına alınması yasaya aykırı”

Bir dizi usul ve yasaya aykırı olarak işletilen süreç sonrası Gülşen'in, üzerine atılı suçun unsurları oluşmadığı ve tutuklamanın hiçbir koşulu gerçekleşmediği halde İstanbul 2. Sulh Ceza Hakimliğince haksız ve  hukuka aykırı kararıyla tutuklandığının hatırlatıldığı dilekçede, Gülşen'in göz altına alınış şekli usul ve yasaya aykırı olduğu belirtildi.

“Çeşme'de konserden evine geldi”

Dilekçede, “Tanınan bilinen, yeri yurdu belli biri olarak adresi ve hatta telefon numarası dahi çok rahatlıkla bulunabilen biri olduğu halde, hakkında başlatılan soruşturmada müvekkile herhangi bir çağrı kağıdı gönderilmeden, hatta müvekkile telefonla dahi ulaşılmadan, herhangi bir gözaltı ya da yakalama kararı olmadan kolluk tarafından evinden alınmıştır. Öyle ki; müvekkili evinden alan kolluk, müvekkili nereye götüreceğini dahi bilememiş, müvekkil önce İstanbul Adliyesine götürülecekken, bilahare yönü Vatan Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Şubeye çevrilmiştir” denildi.

“Suçüstü hali yokken gözaltına alındı”

Yasaya göre Gülşen'in gözaltı şartlarının bulunmadığını belirten Emek Emre, “Çünkü bir kişinin gözaltına alınması kararı suçüstü halinde yakalanan kişinin cumhuriyet savcısı kararıyla ve soruşturmanın yürütülmesi açısından zorunlu olması halinde gerçekleşen bir adli tedbirdir. Oysa müvekkil Gülşen hakkında iddia edilen suç 30 Nisan 2022 tarihinde gerçekleşmiştir. Ancak kendisi hakkında 25 Ağustos 2022 tarihinde gözaltı kararı verilmiştir. Bu karar bu bağlamda hukuka uygun değildir. Kolluğun müvekkili konutundan almasını yakalama kararı olarak değerlendirmek mümkün değil zaten. O kararı Cumhuriyet Savcısı tek başına veremez. Zira somut olayda bunun istisnası olan kuvvetli suç şüphesi, gecikmesinde sakınca olan hal ve suç üstü hali de bulunmamaktadır” dedi.

“Anayasaya aykırı”

Gülşen'in ‘halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçu' kapsamında tutuklanmasına rağmen bu suçu işlemediğinin belirtildiği dilekçede, somut olaya ilişkin görüntüler incelendiğinde Gülşen'in kendi çalışma arkadaşları ile arasındaki suç işleme kastı olmadan, planlanmadan ani bir şakalaşmada sarf edilmiş olması karşısında; esas itibarıyla rahatsız edici olsa da halka açık olmayan bir konserde söylenen sözlerin aleniyet unsuru gerçekleştirmediği belirtildi.

Halka karşı söylenmediği için halkın bir kesimini diğer kesimine karşı tahrik etmediğinin belirtildiği dilekçede, “Dahası suçun unsuru olan açık ve yakın tehlike hususu da gerçekleşmemiş olmakla TCK’nın 216. maddesinde yazılı ‘halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etmek'  suçunu oluşturmayacağı açık olduğu  halde bu suç kapsamında müvekkil hakkında  tutukluluk kararı verilmesi 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 38. Maddesinde kapsamında güvence altına alınan suçun kanuniliği ve cezanın kanuniliği ilkesine  açıkça aykırılık teşkil etmektedir” dendi.

“Evinde ifadeye çağrılmayı bekliyordu”

Gülşen’in işlemediği bir suçtan dolayı tutuklanmasının kamu vicdanını rahatsız ettiğnin yer aldığı dilekçede, tutuklama koşullarının gerçekleşmediğine dikkat çekildi. Gülşen'in kaçma şüphesinin olmadığının belirtildiği dilekçede, “Kamuya mal olmuş bir sanatçı olarak, ailesiyle birlikte sabit ikametgahında yaşamakta olup vatandaşlık görevlerini eksiksiz yerine getiren bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır. Müvekkilin kaçma şüphesi olmadığı somut olayda da ortaya çıkmıştır. Evinden mevcutlu alındığı günün evvelindeki akşam saatlerinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının re'sen soruşturma başlattığı ve hatta mevcutlu olarak ifadeye çağırıldığı tüm medyaya yansımış olup müvekkil konser verdiği Çeşme'den kalkarak evine gelmiş ve savcılık makamının kendisini davet etmesini beklemiştir. Kaldı ki müvekkil, kendisini usul ve yasayı hiçe sayarak tutuklayan Sulh Ceza Hakimliğindeki sorgusunda çok samimi ve an itibariyle trajik bir şekilde ‘Bana ihtiyacı olan 5 yaşında çocuğum var. Tutuksuz yargılanmak istiyorum, bana ihtiyaç duyulan her an gelebilirim’ ifadeleriyle başta bir anne olarak kaçma şüphesi olamayacağını açıklıkla ifade etmiştir” dendi.

“Tahliyesine karar verilsin”

Delillerin tamamı toplanmış olup yok edilmesi, değiştirilmesi, gizlenmesi söz konusu olmadığının anlatıldığı itiraz dilekçesinde, Gülşen'in tanık, mağdur ya da başkaları üzerinde baskı yapmasının mümkün olmadığı, suçun ‘kuvvetli şüphe' uyandıran katalog suçlardan dolmadığı, atılı suçun alt ve üst sınırı tutuklamayı gerektirmediği, üzerine atılı suçta tutuklama ölçülülük sınırını fazlasıyla aşıldığı, hakkında verilen tutaklama tedbir mahiyetinde olmadığı, tutuklanmasının kamu vicdanını rahatsız ettiği belirtildi.

Avukat Emek Emre mahkemenin İstanbul 2. Sulh Ceza Hakimliğinin haksız ve hukuka aykırı tutuklama kararına karşı itirazlarının kabulü ile tutuklama kararının kaldırılarak Gülşen Çolakoğlu’nun tahliyesine karar verilmesini talep etti.