Aile olmanın iyi günde/kötü günde ailene inanmak ve güvenmek olduğunu;
Sevgimizin önüne geçen koruma duygusunun bazen ilişkilere nasıl zarar verebileceğini;
Bunun yanında vefanın, ilişkilerin sürdürülebilir olmasına katkısını;
Entrikanın kötülük olarak değil, “olay” şeklinde ve olması gerektiği doz ile yapıldığı;
Arkadaşlığı, kıskançlığı;
Ve sayfalar dolusu yazabileceğim binlerce değeri; çok doğal ve çok bildiğimiz dilden anlatan bir dizi!
Dizilerde artık entrikanın “tamamen kötülüğe” endeksli kurulduğu senaryo örgülerinden, hiç bir zaman iyileşmeyen hastalardan, düzelmeyen kötü insanlardan o kadar bıktık ki!!!
Hele hele geçmeyen Covid koşulları, kapalı iş yerleri, pandemi uzadıkça daha da zorlanacak onca sektör çalışanları, ölen hastalar, yoğun bakımların doluluğu, tüm dünyada yaşanılan kargaşalar yaşamı bu kadar zorlarken, bir de evlerde yürek burkan diziler izlemek daha da karamsarlaştırdı ruhlarımızı!
Nerdeyse unutmak üzereyiz güzel şeyleri!
Savcı Selim’in yani Ali Atay’ın doğal oyunculuğunu, tiratlarını; Akgün’ün yani Alperen Duymaz’ın etik, efendi duruşunu; Canan’ı, Yağmur’u, Kaan’ı, Soner’i, Naz’ı...
Keşke bütün oynayanları yazsam o kadar yeri var inanın...
Hepsinin yaptığı mimikler dahi bütünü anlamlı kıldığı için kıymetli...
Siz ne düşünüyorsunuz?